KADIN ve ADAM
Senden bana hatıra kalacak en kıymetli ve tek şey;sana olan o muhteşem,muazzam,eşsiz ve güzel hislerin bana yaşattığı ve sen de hiç bi zaman karşılığı olmayan ve olmayacak olan duygular olacak kendine iyi bak diyordu kadın. Adamın bu kurulan cümleden haberi yoktu zira ilk fırsatta reddedecekti bu iddiayı. Çünkü kadını her defasında suçluyordu doğru bulmadığını savunduğu düşünceleriyle.Bu bir vedaydı evet ama;aslında “gitme” demek,diyememekti. Bir dramdı aslında bu. Kadınlar hep böyle değiller midir zaten. Demek isterler diyemezler. Derler ama bir şekilde ve bu odur İşte. Bitmiyordu. Bitemiyordu. Ne yapsa ne etse olmuyordu. Adı ne idi bunun. Nasıl çıkılırdı bu durumun içinden bilemiyordu. Ve adam..... adam da kadına yardımcı olamıyordu. Sanki ikisi de çıkmak için çırpındıkları bir çukura düşmüşlerdi. Tek bildikleri kopamadıkları ve ne yaşanırsa yaşansın bir birlerinden gidemedikleri idi. Yaşadıkları ama adını koyamadıkları bu duygunun içine hapsolmuşlardı. İkisi de muhteşem bir uyuma sahiplerdi daha önce yaşamadıkları,tarifsiz duygulara ev sahipliği ediyordu kalpleri ve bu öyle öyle birşeydi ki anlatmak anlamsız sadece yaşamak lazımdı. Yaşıyorlardı ama;bir birlerine doyamıyorlardı.Geçmiş yıllarımı telafi edemem dedi kadın içinden,hiç kimse edemez ama,gelecek bizim diye devam etti içinde ki ses. Çözüme ulaşmayan ama;zaten çözümü de kendi içinde olan bir durumdu bu. Sevmek vardı içinde sevilmek,sevişmek,anlamak,anlaşılamamak,anlaşmazlıklar,zıtlıklar,hoşgörüler,bencillik .... işte orada biraz can acıyordu ama;sonunda günün ve bütün bu duygu geçişlerinin,insanız biz ve herşey bize özgü o da olur önemsenmemeli deyip geçiştirerek önemsizleştiriyorlardı o inciten duyguyu. Bitmiyordu bitemiyordu. Bir birlerine inanılmaz bir şekilde ,inanılmaz derecede iyi geliyorlardı ki bu nadir rastlanılan birşeydi.Adı neydi,anlamı ne,konu nasıl,ne ara buralara gelmişti.. Bir sevgi vardı ortada ama adına hizmet etmekten başka bir çok amaca hizmet edip hedefinden sapıyordu ve bu da huzursuzluğu beraberinde getirip o kaçınılmaz sonu hazırlıyor bunu da kadına üstlenme görevini veriyordu. Ve bütün Sevinç’leri ve hüzünleriyle kadın kalıyordu yangının orta yerinde. Adam korktuğu sonla karşılaşmanın verdiği o acı duyguyla karşı karşıya kalıp hırçınlaşıyor ve bitmemesi için sadece sağa sola acı sözlerle çığlıklar savuruyordu. Oysa kadına atması gereken o bir adımı cesaret edip atsa herşey yoluna girecekti ama adam yoluna girmesinden çok,yolundan çıkmasından korkuyordu hayatında ki bir çok şeyin. Kadın da parçalanmış kalbi ve içinde ki ölü çocukla ait olduğu yere adamdan habersiz adamın içinde ki içine geri dönüyor ve olacakların seyrine kendini teslim ediyordu..
Yorumlar
Yorum Gönder