BÜYÜK AĞAÇ..
Bir gün evimizden içeri bir adam girdi ve annemle karşı karşıya geldiler.Uzu,uzun bakıştılar.Anneme ''ver hele şu mübarek elini bir öpeyim hanım teyze''dedi,(annem öyle kolay,kolay vermez elini ha,abdestlidir,öptürmek günahtır,vs vs.. diye) neyse annem gayri ihtiyari vermiş bulundu elini.Adam annemin elini iki avucunun arasına aldığı gibi şefkatle kavrayarak öpüp başına götürdü ama,annem hala ona gözlerini kısmış düşünceli bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Sordu adam ; ''Ana beni tanıdı mı? Kimim ben ?'' Annem ise eli çenesinde yine düşünceli bir yüz ifadesi ve düşünceli bir ses tonuyla; '' Ya sen kimdin? Ben seni nereden tanıyordum?'' diye sorarken adam'a , Adam; '' Benim ana Murat.''Hani şu Sultan'ın kardeşi(peder hozenin+annem Hüseyin abiye o zamanların fırtıınalar estiren TRT3'ün meşhur dizisi manuella da ki peder hozeye sürekli uzattığı ve uzun kullandığı sakallarından dolayı benzettiği için o isimle seslenirdi+ karısı olan) Sultan'ın kardeşi olan Murat var ya! Hıh ben oyum işte deyip tebessüm edince,annem de büyük bir duygu seli,''vay Murat'ım canım benim sen nasıl değişmiş, büyümüş,yaşlanmışsın hatta dedi.Saçlarına beyazlar dolmuş.''Yaa ana zaman işte bize aldırmadan geçip gidiyor'' dedi Murat dayı. O Murat dayı Simla ile benim (Simla Sultan ablanın ben daha 6 yaşımda iken bizim evin hemen yanında ki eve yeni kiracı olarak taşınan benim yaşıtlarımda ve aynı zamanda çocukluk arkadaşım olan kızı) dayımız olan Murat dayı idi.Murat dayımız.Çocukken Simla ile kaçıp kaçıp onun evine gider leğen'e yüzümüzü kafamızı içine daldırdığımızda kapatacak kadar su doldurduğumuz ve ne kadar soluksuz ve suyun altında kalarak dayanabileceğimizi kolunda ki satten takip ederek test etmemize yardımcı olup eğlenceli vakitler geçirmemize eşlik eden Murat dayımızdı. Annem ''vefasız'' dedi nerelerdesin sen,ne arar ne sorar oldun? Murat dayı işte tam o sırada çok güzel bir cümle kurdu altın değerinde..;
Ana sana bir şey soracağım;
Büyük ağacın mı gölgesi çok olur,küçük ağacın mı?
Annem de ; Bak,bak görüyor musun? neler de biliyor ne güzel de diyor.. ''Büyük ağacın tabi ki'' demişti.. Murat dayı; ''Ee demek ,büyük sevip sahip çıkacak ki; küçük sayıp değer versin'' değil mi dedi..
Annem''doğru söylüyorsun Murat'' deyip,şöyle bir gülerek tıpkı o eski güzel günlerde ki gibi elini Murat dayının omzuna vurarak,'' Murat yaşlanmışsın ama,hayat seni olgun bir adam yapmış,helal olsun sana bana güzel bir ders verdin'' demişti..
Yani demem oki büyük ağaçlar size sesleniyorum..; gölgenizin altı unuttuklarınızla dolu ve hayat çok kısa hala vaktiniz varken sevin onları..
Aile benim çok değer verdiğim bir kavram fakat hiç bir zaman çözüme ulaştıramadığım muamma bir problem olarak eksikliğini içimde derinden yaşadığım bir acımdır.Sadece kan bağı ile gerçek olmayan kardeşlik de yine öyle..Birbirinizi arayıp soramama nedenleriniz ağır bassa da bu sebeplerin aranıza soğukluk koyup size sizin bir aile olduğunuz gerçeğini unutturmasına izin vermeyin.Kopmayın.Ailenizden,birbirinizden,aile olmaktan asla vazgeçmeyin.Bağlılık sizi bu hayatta ayakta tutar muazzam bir güç verir ve bunun yolu da aile olmaktan geçer..Araya ancak soğukluğun getirebileceği o mesafenin girmesine kesinlikle izin vermeyin..
Ne nankör olun ne de vefasız.Büyüklerin küçükleri sevip,sahip çıktığı küçüklerin de büyükleri vefa ile arayıp sorduğu,saydığı bir dünyadan ve o dünyayı yaşatanlar olmaktan hayatınız boyunca ödün vermeyin.Vermeyin ki;güzel günler sizi terk etmesin.Vermeyin ki; yaşattığınızı yaşama korkunuz olmadan geleceğe umut dolu gözlerle bakın.Ne yaşatırsanız onu yaşarsınız ben den size bir tavsiye tecrübeyle sabit unutmayın..
Bu arada ''Nerede o eski bayramlar'' demeyin,o eski sizler neredesiniz ondan haber verin..

Yorumlar
Yorum Gönder